“Ucuz ama bir sürü” mantığıyla aldığın saatler aslında olmasını istediğin şey değil. Durum böyle olsa da İsviçre’de yapılmış ya da el işlemesi olan herhangi bir şey için hesabındaki tüm parayı harcamak zorunda kalabilirsin! Bu demek oluyor ki, tişört değiştirir gibi her gün bu saatleri değiştirmen zor. Üstelik tişörtteki gibi tek bir tarz seni her zaman kurtaramayabilir, sonuçta James Dean değilsin. Yani bileğine takabileceğin, bütçene uygun saati sen bulmalısın; bunu kordonlarla nasıl farklılaştıracağını ise biz anlatıyoruz.
NATO Tarzı Kordon
Kravatlar, kanvas pantolonlar ve askeri ceketler gibi; NATO tarzı kordonlar da askerden kaçmışlar, moda tellerini aşıyorlar. Bu kordonlar her şeyi havalı ve estetik göstermeye hazır!
NATO tarzı kordonlar küçücük parça bir kumaştan (genellikle naylon) yapıldıklarından, kordonu değiştirirken saati genelde sökmeye gerek kalmaz. Paraşütle atlıyor ya da tenis oynarken çok sert bir forehand vuruş yapıyor bile olsan, saatinin kordonu muhtemelen sağlam kalacaktır. Mr Porter’ın aksesuar satın alma sorumlusu Simon Spiteri “Saat kordonunu değiştirmek, saatini farklı durumlar için değiştirmenin zekice bir yolu” diyor. “NATO tarzı kordonlar, spor ve performans aktiviteleri için biçilmiş kaftanlar”. Üstelik dayanıklı, değiştirilebilir ve temizlemesi kolay.
Saat markası Zulu, neonlarla birlikte hakileri birleştirmiş. Saatleri ile ün yapmış Daniel Wellington, trençkotlarla birlikte Ivy League gibi görünen ama boynunu değil, bileğini saran saat kordonlarıyla övünüyor.
Deri Kordon
Saatler cepte durmak yerine bileğe takılmaya başladığında, deri kordonlar en iyi seçenekti. Yumuşak, esnek ve lüks gözüküyorlardı. Hala da öyleler. Ama artık sığır derisine egzotik kaplamalar, göz alıcı renkler ve birçok farklı doku ve desen eklenebiliyor.
Timsah derisi (İsviçre devlerinin tercih ettiği deri) en kalitelilerinden, ama ocağa incir ağacı dikebiliyor. Dana derisi ise daha ucuz, üstelik yumuşak. Toskana, nappa ve anti-alerjenik camelgrain deriler ise deneyimleyebileceğin farklı dokular sunuyor.
Hangisi nerede kullanır diye düşünüyorsan, renkten başla. A Blog To Watch’un editörü Patrick Kansa “Siyah kravat, koyu tonlarda bir deri kordon ister” diyor. Eğer tarzın çok da resmi değilse, açık renkler kullanabilirsin.
Belli bazı alengirli markalar için bund kordonlar farklı seçeneklerde olabiliyor. Klasik Panerai kordonunu değiştirmek istiyorsun ama tam oturacak bir tane bulabileceğinden emin değil misin? Bund kordonlar hem fit olacak, hem de bütçene zarar vermeyecekler. Ayrıca Hirsch ayrı ayrı satın alabileceğin kocaman bir deri kordon skalası sunuyor.
Plastik Kordon
Bu piyasanın gediklisi ama yenisi sayılan plastik kordonlar, yeni saat takacakları hedef alan genç markalar tarafından tercih ediliyor. Özellikle de kronometreli ve su geçirmeyen saatlerde kullanılıyor .
Cartier Dive’ın bir saatinin 15 bin Pound olduğunu varsayıyoruz, saatin yine tuzlu suyla buluşacak olması biraz tuhaf geliyor. Aklımızda ise şu soru var: Neden İsveç yapımı saatlerde plastik kordon kullanılıyor? Cevap patronunun işe Japonya’da üretilen bir jean pantolonu giymesiyle aynı – Lüks ürünler artık günlük kullanılan, basit şeyler. Özel şeylere, onlara özel değilmiş gibi davranmak da havalı olmanın bir başka yöntemi.
Eğer kolay terleyen bir yapın varsa, plastik kordonlar sana daha uygun gibi görünüyor. Spor salonu bağımlıları deri ve ter kokularından dolayı plastik kordonları tercih ediyorlar. Breitling ve Hublot şu an kordonları değiştirilebilir saatler üretiyorlar. Eğer daha özel bir şey istiyorsan, ZRC Watch Straps bileğine tam oturacak kordonlar tasarlıyor.
Metal Kelepçe Kordon
Ne kadar tek başına değiştirmeyi göze almasan da, metal kelepçeli kordonlar da değişebilir. Sadece yakınındaki kuyumcu ya da bijuteriden sıklıkla yardım almaya ihtiyaç duyacaksın.
Metal kelepçeli kordonlar dayanıklı ve en önemlisi de her tarza uyumlu. İşe de herhangi bir oyuna gitmek için de giyinsen, kol bileğindeki parıltı gömleğinin manşetinde en göz alıcı nokta olacak! Altının siyah&beyaz ile kontrastı, gümüşün ise renklerle uyumu inanılmaz.